Yunanistan'ın en tuhaf adetleri neler, bilmek ister misiniz?
1- Mezarların üzerinde eğlence
Genelde eğlenceleri, şenlikleri canlı insanlarla, danslarla ve müzikle yapmaya alışmışızdır. Girit, İraklio’da yaşayan Giritliler bize bütün bildiklerimizi unutturuyor. Paskalya öncesi, bu dünyadan göçmüş olan yakınları, eşleri, dostlarıyla Paskalya gününde müthiş bir ziyafet çekiyorlar.
Evet, yanlış duymadınız. Paskalya günü, alan belirlenip süslendikten sonra, ölen kişilerin arkadaşları, akrabaları yiyeceklerle, şaraplarla mezarlığa gidiyorlar ve geleneksel tatlılarını ve karşılıklı iyi dileklerini sunarak şölen yapıyorlar. Akrabalarının söylediğine göre, bu şölenle sevdiklerinin mezarlarını onurlandırıyorlar, onlara mutluluk diliyorlar.
2- Çeşmeye yemek yedirme
Genelde küçük çocuklarımıza, hayvanlara ya da kendimize yemek yediririz. Fakat bir de çeşmelerimize yemek yediriyoruz! Bu hiç de alışıldık bir şey değil… Yunanistan’ın Epir bölgesinde bu normal bir şey. Birçok köyde Paskalya arifesinde genç kadınlar evlerindeki su ile dolu bütün kapları boşaltıp, köylerindeki en yakın çeşmeye gidip kaplarını tekrar su dolduruyorlar.
Yolda konuşmadan bekliyorlar. Bunun nedeni ise suyun konuşmadan sessiz kalması. Tuhaf olan şey ise genç kadınların yola çıkarken yanlarına tereyağ, un, peynir, bal gibi yiyecekler alıyor olması. Bir öğretmen olan V. Busios, kadınların çeşmeye vardıklarında, çeşmeye şu sözleri söyleyerek sıvazlamaya başladıklarını belirtiyor. “Suyun şu çeşmeden aktığı gibi benim de ömrüm akıp gitsin.” Daha ilginç olanı ise, çeşmeye ilk varan kızın, geri kalan hayatında büyük bir şansa sahip olacağına inanıyorlar.
3- Merhaba, sizi yakmaya geldik…
Bir sonraki durak yine Epir. Burada da çok tuhaf ve bir o kadar da tehlikeli bir adetle karşılaşıyoruz. Söylenene göre çok eski bir adet ve taa İsa’ya dayanıyor. İsa doğduğunda çobanlar ibadet etmeye gitmişlerdi ve her taraf karanlık olduğu için herkes eline bir dal parçası aldı ve yaktı. Karanlık dağ çok hoş bir ışıkla ve seslerle doldu.
Böylelikle Arta’nın köylerinde, komşusuna iyi yıllar dilemeye giden biri ya da annesinin veya babasının elini öpmeye giden çocuklar, ellerinde yanan bir çalı, odun parçası tutuyorlar. Köyün sokaklarını ışık ve çıtırtılarla dolduruyorlar.
4- Örümcekli sirke
Görülmeye değer Koroni beldesinde Paskalya haftası süresince katı bir oruç tutuluyor ve ne yiyorlar ne de içiyorlar. Köylülerden bazıları bunları yapmaya dayanamıyor tabi. Bir bardağa sirke koyuyorlar ve onu içiyorlar.
Tabi sirke bildiğimiz sirkelerden değil! Yanında meze olmadan biraz örümcekle destekliyorlar sirkeyi. Çünkü gelenek diyor ki: İsa zamanında böyle yapardı. Yerli halk da böyle yapıyor. Siz daha önce daha iyi bir meze düşünmüş müydünüz?
5- Hadi ayak yiyelim…
Son ama önemsiz bir adet değil, kökleri Arkadya’ya dayanan bir adet. Orada, nineler perhiz (oruç) başlamadan hemen önce, göz kapakları hafif kapalı, ağzı sabırlı bir şekilde kapalı ve elleri dua edermişcesine haçlı. Ayakları yedi şeklinde ve bu yedi haftalık perhizi temsil ediyor. Kadın figürünün Sarakosti ikonasından hiçbir farkı yok.
Paskalya’ya yaklaşan her cumartesi, torunlardan biri Sarakosti’nin ayaklarından birini kesiyor. Ta ki İsa’nın dirilmesinden hemen önceye kadar. O zaman nine son ayağı bir kâğıda sarıyor ve onu diriliş ekmeğine koyuyor. Paskalya masasında baba ekmeği dilimlere ayırıyor ve dağıtıyor. Kendine gelen parçada ayağı bulan kişi ise en şanlı kişi olduğunu düşünüyor.